Değirmen; insanoğlunun besin ihtiyacını karşılamak amacıyla, taneli yiyecekleri ezen, parçalayan ya da un haline getiren, birbiri üzerinde ters istikamette veya biri sabit diğeri dönen taş veya sert bir cisimden yapılan teknolojik mekanizmalara verilen isimdir.
Kaynakların verdikleri bilgilere göre değirmenler, hemen hemen insanlık tarihi kadar eskidir. Büyük ihtimalle insanların sahip oldukları ilk teknolojilerden biridir. Tarih boyunca çeşitli türleri kullanılmıştır.
Arkeolojik araştırmalardan edinilen bilgilere göre ilk kullanılan çeşidi muhtemelen “el değirmenleri”dir. Ayak değirmenleri, yel değirmenleri, köle ve hayvanların çevirdikleri değirmenler ve su değirmenleri ilk örnek çeşitleridir. Zaman içerisinde çeşitleri artmış, teknolojik olarak gelişmiş şekilleri kullanılmıştır.
Bunların içerisinde, yakın tarihimizde, Anadolu topraklarında en uzun süre kullanılan değirmenler su değirmenleri olmalıdır. Çünkü Denizli köy ve kasabalarının hemen hemen hepsinde bir dere ve çay kenarında birçok su değirmeni kurulduğu görülmektedir. Ama günümüzde hepsi birer birer yok olmuştur.
Mesela benin doğup büyüdüğüm Nikfer beldesinde Değirmen Deresinde 12, Gayışla Deresinde 4, Çatak Dedesinde 3 olmak üzere 19 su değirmeni kurulmuş ve çalıştırılmış ama bu değirmenlerin hiç biri günümüze ulaşmamış ve ayakta kalamamış hepsi yok olmuştur.
Yukarıda resimlerini verdiğim “iki savaklı su değirmeni” Denizli - Burdur Yolu üzerinde, Acıpayam ilçesi Karahöyük köyü ile Karahöyükavşarı köyü arasında yol kenarındadır. Denizli’de ayakta kalan birkaç su değirmeninden birisidir.
Denizli’deki az sayıda maddi kültür varlıklarımızdan biri olan bu iki savaklı su değirmeni bir tarafından yıkılmaya başlamıştır. Anlaşılan diğer kültür varlıklarımızda olduğu gibi devletin yetkili kuruluşları bu su değirmeninin de onlara yük olmadan kendiliğinden yıkılması ve yok olmasını beklemektedirler. Bu gibi maddi kültür ürünlerimizden sorumlu olan devlet kurumlarımıza iyi uykular diliyoruz…