Bir gün Denizlimizde görev yapan bir sendikacı evimize ailesiyle misafir geldi.
Bende avukatlığa yeni başlamışım davaların yaklaşık dörtte üçü ülkücülerin davası. Bu davalardan para pul almadığımız gibi bir kısım masraflar yol paraları bizden gidiyor. Evide parasızlıktan dokuzkavaklarda kiraladık. Gelen kişide bunu biliyor.
Hoş beş falandan sonra dediki yaşça benden büyük olduğu halde Hasan abi seninle bir arsa alalım dedi. Bende para yokki dedim. Ben senin için ödeme yaparım dedi.
Sendede para yokki sen nerden ödeyeceksin yoksa sendikayımı kullanacaksın dedim.
Bana bak senin bir kuruşunu almamda sendikanın bir kurşunu almanada izin vermem dedim.
Abi beni yanlış anladın falan dedi.
Arsa filanda alamadı.
Bu hatırayı şunun için anlattım.
Bu tür insanlar aynen çürük sakız gibiler.
Atsan atamıyorsun, silsen silemiyorsun.
Yalakalık dalkavukluk, yağcılık, ispiyonculukla her yere dalıyorlar. Birinde olmazsa birinde bir yerlere gelmeyi başarıyorlar.
Göreve geldiklerindede ne karakter olarak ne ahlaken nede insan olarak bir şey kazanmıyorlar.
Sadece alavere dalavere ile elde ettiklerini yemeye alışmış pis boğazlarının iştahı devler denizler gibi çoğalıyor.
Yiyip yutmalarının önüne geçtiğinizdede hemen başka bir kapıya koşuyorlar orada yallanmaya başlıyprlar.
Maalesef bu çingene ruhlu kişiler toplumumuzda çok fazla. Bunlar yinede çingene ruhlu herifler tarafından kabul ediliyorlar.
Halbuki bu tür kişilere kapılar kapanmalı ama nerede o ahlaklı kimseler.