Filistin daha doğrusu İran’ın Hamas’ı ile İsrail savaşa tutuştu.
Askerler ve militanlar savaşıyor.
Bir açıdan yerleri ve yapacakları belli yiyecek içecekleri de belli.
Ancak zavallı halkın ne yerleri belli
Ne yiyecekleri, içecekleri nede nerde ne zaman neyle ve nasıl ölecekleri belli.
Sanki onlar artık insan değil kutsal davanın veya savaş ilahının kurbanları.
Onlar aç kalsa da, açıkta kalsa da, yaralansa da ve ölseler de olur önemleri yok.
Öldükten sonra bir yıkıntıda, bir çukurda günlerce, haftalarca kalıp koksalar da olur.
Sonunda birileri burunlarına koku önleyici sürüp toplarlar bir çukura topluca atarlar.
İşin acısı taraflar tribünlerde yerlerini aldılar.
Bağırıyorlar en büyük asker bizim asker.
En haklı bizim takım kahrolsun öteki takım.
Eee.. bizim halk nerede?
Şimdi boş ver onları.
Şimdi kahramanları düşünelim.
Böyle nereye varacaksınız? Beyler.
Gerçekte halkın mezarlarına.
Görünüşte bizim taraf mağdur suçsuz onlar suçluya ve uyduruk görüşmelere.
Bunun faydası olacak mı?
Ölen siviller geri gelecek mi?
Çekilen acılar ve korkular çekilmemiş yaşanmamış olacak mı?
Elbette hayır.
Ey taraftarlar önce bir tribünlerden defolun gidin.
Ey insanlık tarafların eğrisini doğrusunu hiç kıvırtmadan dosdoğru ortaya koyun.
Haklın ne kadar haklı, haksızın ne kadar haksız olduğunu tespit edin ve tarafların önüne koyun.
Hakkaniyetli tespitinize uymayanın cezasını da örnek teşkil edecek şekilde verin.
Dışarıdan boks maçına bakar gibi bakmak ve kendi boksörü lehine tezahürat yapmak insanlığa hiç ama hiç yakışmıyor.
En garibi de amigoların en ateşlisi dindarlar.
Hani bir insanı öldürmek insanlığı öldürmek gibiydi.
Hani sana tokat vurana öbür yanağın çevrilecekti.
Hani insan kötü olsa bile her zaman bir fırsat verilecekti.
Doğrusu böyle nereye gidiliyor anlamak zor.