GECE GÖRÜLEN KEMİK AĞRISI TÜMÖR HABERCİSİ OLABİLİR
Çocuklarda da sıkça rastlanan kemik tümörleri genellikle ilk belirtilerini uzun süre şiddetli şekilde devam eden ve daha çok geceleri ağrı yapan kemik ağrılarıyla gösteriyor. Yaş aralığına bakıldığında ( 5-20 yaş) en çok çocukluk ve gençlik dönemlerinde kötü huylu tümörler oluşabiliyor.
Bazı yetişkinlerdeyse kemik tümörleri fiziksel olarak dışarıdan belli olabilecek şişlikler oluşana dek hiçbir belirti vermeden ilerleyebiliyor. Kemiklerde görülen ağrı ile birlikte küçük patolojik kırıklar ya da şişlikler kemik tümörünün ilk işaretlerini veriyor. Kemik yapısında oluşan tümörün zamanla kemiklerde ciddi kırılmalarla ilerleyebileceği de belirtiliyor.
Ciddi kırılmalar yaşamamak için kemik sağlığınızı korumanız ve mutlaka hekim kontrollerinizi yaptırmanız gerekiyor. Memorial Dicle Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Mehmet Gem, kemik hastalıkları ve kemik tümörleri hakkında bilgi verdi.
Genetik anormallikler çocuklarda osteosarkom yapabiliyor
Kemik tümörleri iyi huylu ve kötü huylu tümörler olarak ayrılmaktadır. İyi huylu tümörler genellikle hekim kontrolü sonrasında ortaya çıkabilmektedir. Hiçbir belirti vermeyen bu tümörler rastlantısal olarak ortaya çıkmaktadır.
Zamanla ilerleyerek kemiklerde yıkıcı hasarlar ve son evrede kas kaybı, dokularda yıkım, ciddi kemik kırılmaları oluşturabilmektedir. Ailede kanser öyküsü de kemik tümörlerinde etken olabilmektedir. Kötü huylu kemik tümörlerinden biri olan osteosarkom genellikle çocuklarda ve gençlerde sık sık görülmektedir.
Osteosarkom tümörü genetik faktörlere bağlı ortaya çıkabilen genellikle diz bölgesinde belirti veren bir tümör çeşididir. Çocuklarda büyüme ve gelişme döneminde kemiklerin hızlı büyüyüp gelişmesi kemik tümörünü tetikleyebilen bir diğer risk faktörü olabilmektedir.
Kemik tümörünüzün türünü öğrenmek için hekim kontrolü şart
Ülkemizde genellikle genç yaş gruplarında görülen kemik tümörleri henüz nedeni tam olarak bilinmeyen bir hastalık türü olup, kemikte ağrı, şişme, kemiklerde oluşan kırılmalar, kırılmalar sonucunda ortaya çıkan hareket kısıtlılıkları, kemik üzerinde şişlik oluşumu, ateş gibi belirtilerle anlaşılabilmektedir.
Kemik yoğunluğunun azalmasıyla birlikte kemiklerde sağlık problemleri ortaya çıkmaya başlayabilir. Kemik yoğunluğunun azalmasını önlemek amacıyla doğru beslenmek, düzenli spor yapmak ve yaralanmalardan kaçınmak gerekiyor.
Bu belirtilerden şüphelenen kişilerin mutlaka hekim kontrollerini yaptırıp kemik sağlıkları hakkında bilgi sahibi olmaları önemlidir. Hekim muayenesi sonucunda kemik tümörü teşhisi almış kişilerde önce tümörün iyi ya da kötü huylu olduğu belirlenmekte ve tümörün türüne göre tedavi uygulamalarına başlanmaktadır.
Teşhis sonrasında tanı ve tedavi için geç kalmayın!
Kötü huylu tümörlerde hızlı müdahale önemlidir. İyi huylu tümörlerde de takip ve gözlem öne çıkmaktadır. Sağlıklı bir takip ve iyi bir gözlem ile tümörün kemiklere verdiği hasarın tespiti yapılmalıdır. Son evrede bulunmayan kişiler için ise öncelik hareket kısıtlılığını önlemek ve estetik kaygıyı azaltmak için önlemler almak olmaktadır. Kemiklerde metastaz olup olmadığı mutlaka kontrol edilmelidir.
Tümörlerde tanı konulduktan sonra türüne ve çeşidine, yayılma hızına bakılarak uygun tedavi yöntemi belirlenmektedir. Hekim tarafından cerrahi müdahalelerle rahatsızlığın ilerlemesini önleme amaçlı kemik bankasından gelen ya da hastanın kendi dokusundan alınan kemik ile kemik boşluğunu doldurma işlemi uygulanabilmektedir. Başarı sağlandıktan sonra mutlaka düzenli hekim kontrolleri sağlanmalıdır.